Alerjisi Olanlar İçin En Uygun Kedi Hangisidir?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 İstatistik verilerine göre, astım hariç, doktorlar tarafından teşhis edilen alerji hastaları, on beş yaş ve üstünde yüzde beşe tekabül etmekte. Bu alerji hastalıklarının ne kadarı kediye olan alerjiden kaynaklanmakta, bu konuda bir veri maalesef mevcut değil. Ancak Birleşik Devletler (U.S.)’de yüzde otuz bir, İsveç’te yüzde atmış üç, Danimarka’da yüzde elli oranında, astım hastaları arasında, kediye karşı alerjileri olduğu tespit edilmiş.* 


Yine, Birleşik Devletler (U.S.) Ulusal Alerji Enstitüsü (The National Institute of Allergy) verilerine göre, altı ile on milyon Amerikan vatandaşının kedi ya da diğer evcil hayvanlara karşı alerjisi olduğu tespit edilmiş. Dünya genelindeki bu verilere bakılırsa, alerjiniz konusunda endişe eden biriyseniz, oldukça kalabalık bir grubun üyesi olduğunuzu söyleyebiliriz ve eğer buna rağmen bir kedi istiyorsanız, belki daha düşük alerjen özellikteki kedilerle ilgilenebilirsiniz.

Kediyi Hipoalerjenik Yapan Hangi Özelliğidir?
Düşük alerjen ya da hipoalerjenik  kediler, alışılagelmiş kedilerden daha az alerjen üretirler.  Burada dikkat etmeniz gereken, daha az ibaresidir. Hipoalerjenik kelimesi, kedinin hiç alerjik olmadığı anlamına gelmiyor ve hiçbir tür tam anlamıyla alerjen etki taşımıyor olamaz.

Alerjen etki bırakan protein Fel D1 kedilerin tükürüklerinde bulunur, bu protein alerji muzdariplerinin temel problemidir.  Kediniz tüylerini yaladığında, alerji yüklü salya orada kurur ve daha sonra uçarak, burnunuza ve sinüslerinize doluşurlar. Bazı kedi türleri, bu proteini daha az üretirler ve bu da onları hipoalerjenik yapan özellikleridir.

Kedilerin Alerjen Üretim Etmenleri
·         Erkekler, dişilere 
·         Kısırlaştırılmış olan erkek kediler, diğerlerine,
·         Siyah kediler, açık renkli kedilere oranla daha fazla alerjen üretirler.
·         Yavru kediler ise yetişkinlerden daha az alerjen üretir.

Alerji Muzdaripleri İçin Uygun Kediler
Aslında hiçbir kedi türü, hipoalerjenik değildir (sonuçta, her kedi alerjen üretir) Sadece yedi tür, diğerlerine nazaran daha az alerjen salgılar.  Bu hipoalerjenik kediler, bakacağınız yegâne kedi türleri olmamalı, evinize alacağınız her bir kedinin karakterini göz önüne alarak karar vermelisiniz.

Hipoalerjenik Kediler
Bu konuda sadece üç tür kedi, doğulu ırk köklerine sahiptir: Balinese, Oriental Shorthair ve Javanese. Böylece, Siyam Kedisi karakterinde kedi seven, alerji muzdaripleri için bir fırsat doğmuş oluyor.

·         Balinese:  Uzun tüylü Siyam Kedisi’yle sık sık karıştırılır. Balinese kedisi hipoalerjenik kedi olmaya kuşkulu şekilde namzettir. Ancak yine de, diğer kedilere nazaran daha az Fel D1 proteini üreten kedi türüdür. Böylece bu, alerji muzdaripleri için daha az alerjen demektir.
·         Oriental Shorthair: Hipoalerjeniktirler. Ancak, sıklıkla taramanız tehlikeyi en aza indirecektir.
·         Javanese: Balinese kedisi gibi,  Javanese’in de birbirine dolaşmayan, orta uzunlukta tüyleri vardır.

 İki de ‘Rex’ kedisi vardır: Devon ve Cornish. İkisinin de çok kısa tüyleri vardır. Genlerinde oluşan mutasyon nedeniyle bu halde olan kediler, hipoalerjenik özelliktedirler.

·         Devon Rex:  Devon kedisi kısa tüylüdür ve bazı bölgeleri neredeyse tamamen tüysüzdür.  Düzenli olarak vücut yağlarına karşı banyo yaptırmanız, pati ve kulaklarını temizlemeniz gerekir, ancak Sfenks ya da Cornish Rex kadar sık değil.
·         Cornish Rex:  Bu kediler, Devon Rex’ten daha fazla bakım isterler. Sıkça banyo yaptırmanız da gerekir.

Önereceğim son iki tür, tamamen tüysüz ya da uzun tüylü kediler.

·         Sfenks: Tüysüz Sfenks, hipoalerjenik oluşuyla en bilinen kedidir. Tüysüz olmaları, alerjen taşımadıkları anlamına gelmiyor. Sfenks, vücudundaki yapışkan yağların temizlenmesi için sık banyo yaptırılmaya ihtiyaç duyar, ayrıca geniş kulakları ihtimam ister.
·         Siberian: Balinese kedisi gibi,  çoğunlukla uzun tüylüdürler ancak, salyalarındaki ortalama alerjen seviyesi diğer kedilere nazaran düşük seviyededir. Bazı savlara göre, Siberian Kedisi’ne karşı alerji muzdariplerinin verdiği reaksiyon yüzde yetmiş beş daha azdır.

Hipoalerjenik Kediyi Evinize Getirdikten Sonra
Hipoalerjenik kedi almanızın, tüm sorunlarınızı çözecek olmayacağını anlamanız çok önemlidir. (Bkz. Kedi Sahibi Olmak; Türü Ve Size Uygunluğu Üzerine) Kediyi almadan önce, onunla biraz zaman geçirmeli, türüne karşı alerjik bir reaksiyon gösterip göstermediğinizi kontrol etmeniz gerekmektedir. Eğer kedinizi bir üreticiden satın alıyorsanız, alerjiniz bir sorun yaratırsa, iade yapıp yapamayacağınızı mutlaka sorun.

Kedi aldığınızda, hipoalerjenik olsun ya da olmasın, alerjen seviyesini düşürmeniz için yapabilecekleriniz yok değil:

Sık Sık Banyo ve Tarama Yapın
Eğer bir alerji muzdaribiyseniz, kedinin taranma ya da temizleme işlemlerini bir başkasının yapması en doğrusu olacaktır.

Araştırmalar kanıtlıyor ki, kedinizi haftada iki, üç kez yıkamanız alerjenleri yüzde seksen dört azaltmakta ve üretimini yavaşlatmaktadır. Bazı savlara göre de, serin ve saf suyla yıkanan kedilerde daha az alerjen oluşmakta. Ayrıca, kedinizi sık taramanız da tehlikeyi oldukça düşürecektir.

Kedinin Yatak Ve Oyuncaklarını Yıkayın
Haftada bir, kedinin oyuncak ve yatağını yıkamanız, evinizi saran alerjenlerin seviyesini düşürür.

Dokunmayın
Kedinize dokunduktan sonra, el ve yüzünüzü yıkayın. Yıkamadan kesinlikle göz veya yüzünüze dokunmayın.

Bilgi Edinin
Alerji muzdaribiyseniz ve bir kedi almakta kararlı, ciddiyseniz bu konuda daha çok bilgi edinmelisiniz. Bu konuda bilgi veren yayınları okumanızı tavsiye ederim.

(*Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın resmi sitesinde, kedi alerjisi üzerine yazılmış bir yazıdan alınan veridir.)

19 Şubat 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder